top of page

Roma İmparatorluğu

MÖ 1. yüzyılda Augustos önderliğinde kurulan Roma İmparatorluğu, Akdeniz’de hüküm sürmüştür ve dünyanın en büyük imparatorlukları arasında yer almıştır. 375 yılında Kavimler Göçü ile yaşadığı büyük karmaşanın ardından 395’te Doğu Roma ve Batı Roma adı altında iki ayrı devlete bölünmüştür. Batı Roma, 476’daki Germen saldırısı sonucu yıkılırken, Doğu Roma (Bizans İmparatorluğu) 1453 tarihinde Fatih’in İstanbul’u fethiyle yıkılmıştır.

İlk başlarda Roma Cumhuriyeti olarak teşkilatlanan Roma İmparatorluğu’nun kim tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. En çok bilinen Roma hükümdarlarından biri Jül Sezar’dır. Romalı asker ve lider olan Sezar, dünyanın en önemli insanları arasındaki yerini almıştır.

Sezar 15 Mart 44 (MÖ) yılında senatörleri tarafından hunharca bıçaklanarak katledilmiştir.

Jül Sezar’ın ölümünün ardından yönetimi Sezar’ın avlatlığı Octavianus (MÖ 24-17) devralmıştır. Octavianus siyasî, malî ve idarî meselelerin çözümüne giderek yönetiminin kabul görmesini sağlamıştır. Öyle ki Roma senatosu tarafından Augustos ismi verilmiştir. Ama İmparator Augustos, aile isimleri olan Sezar ismini kullanmıştır. Sezar’dan sonra kurulan yönetimler şu şekilde sıralanabilir.

Roma İmparatorları

Julio-Claudian Hanedanı (14-68)

Tiberius (14-37)

Titus (79-81)

Domitianus (81-96)

Antoninler (96-180): Beş İyi İmparator Dönemi

Nerva (96-98)

Trajan (98-117)

Hadrianus (117-138)

Antoninus Pius (138-161)

Marcus Aurelius (161-180)

Commodus (180-192)

Seceruslar Hanedanı (193-235)

Üçüncü Yüzyıl Krizi (235-284)

Diocletianus ve Tetrarşi (235- 284)

Konstantin ve Oğulları (305-363)

Julianus ve Jovianus (361-364)

Valentinianus Hanedanı (364-392)

Theodosius Hanedanı (379-457)


Roma İmparatorluğu Bölünmesi

Roma İmparatorluğu 395 yılına gelindiğinde pek çok anlamda sıkıntılı dönemler yaşamıştır ve bu sıkıntılara dayanamayan imparatorluk, 395’te Doğu ve Batı Roma Devleti olarak ikiye bölünmüştür. Roma İmparatorluğu’nun son yöneticisi ise İmparator Theodosius olmuştur. Doğu’nun imparatoru; Theodosius’un oğlu Arcadius, Batı’nın imparatoru ise Theodosius’un diğer oğlu Honorius olmuştur. Doğu Roman’nın başkenti Konstantinopolis; Batı’nın başkenti ise önce Milano, sonra ise Ravenna olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde etkili olan ana nedenleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

  • Valilerin isyanı

  • Maddi sıkıntılar

  • Uzun süren savaşlar

  • Hristiyan halkın isyanı

  • Ücretli askerlerin ayaklanması

  • Kavimler Göçü ile Batı’ya kaçan kavimlerin Roma ordusunu çökertmesi.

Batı Roma ve Doğu Roma Çöküşü

Batı Roma’da kurulduğundan beri istikrarlı bir yönetim sağlanmamıştır. Devleti, imparatordan ziyade magister, patrici diye adlandırılan askerler yönetmiştir. 410 yılından itibaren ise, Batı Roma; Vizogotların ve Vandalların saldırısına uğramıştır. 475’te Julius Nepos imparator olduktan 1 yıl sonra magister Flavius Orestes isyan çıkarmıştır. Roma İmparatorluğu’nun başına Romulus Augustus geçirmiştir. 476 yılına gelindiğinde magister Orestes’in emri altında bulunan ve İtalya’dan toprak isteyen Germen askerler ayaklanma çıkarmışlardır. Germen Kralı Odoacer’ın da içlerinde bulunduğu ayaklanma, Orestes’in idamıyla sonuçlanmıştır. Kral Odacer İtalya’yı ele geçirmiş ve Batı Roma İmparatorluğu’nun varlığı sona ermiştir.

Doğu Roma ise, 6. Asırda İmparator Jüstinyen izlediği doğru stratejiler sayesinde Ostrogotlardan İtalya’nı bir kısmını, Vandallar’dan da Kuzey Afrika’yı almayı başarmıştır. Doğu Roma, Batı Roma’dan 10 yüzyıl fazla yaşamayı başarmıştır. 1453 yılında Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethiyle birlikte Doğu Roma İmparatorluğu da sona ermiştir. Bu tarihi takiben Yunan milletleri tarafından Bizans İmparatorluğu’nu tekrar canlandırmayı amaçlayan Megali İdea gibi bazı planlar yapılmışsa da bu planların hiçbiri gerçekleşmemiştir. Kurtuluş Savaşı’nda Türk milletinin Yunanlılar karşısında aldığı büyük galibiyet sonucunda bu düşünce tarihe karışmıştır.


Roma İmparatorluğunun Gelişimi

Geleneksel olarak tarihçiler, imparatorluğu Principatus ve Dominatus olarak iki döneme ayırırlar. Principatus Augustus'un iktidara gelmesinden Üçüncü Yüzyıl Krizi'ne kadarki dönemi, Dominatus ise Diocletianus'tan batı imparatorluğunun yıkılışına kadarki dönemi kapsar. Bu ayrıma göre Principate (Latince "birincil vatandaş anlamına gelen princeps kelimesinden gelir) döneminde mutlakıyet gerçekleri resmî olarak cumhuriyetçi yapının ardında saklanırken Dominate (Latince "sahip" ya da "efendi" anlamına gelen dominus kelimesinden gelir) döneminde altın taçlar ve ihtişamlı imparatorluk törenleriyle açıkça gözler önüne serilmiştir. Daha yakın dönemlerde tarihçiler aradaki farkın daha ince olduğuna karar vermişlerdir. Bazı tarihi yapılar bin yıldan uzun süre devam ederek Doğu Roma dönemine kadar sürmüş ve emperyal ihtişamın görüntüsü imparatorluğun ilk günlerinden itibaren yaygın olmuştur.

Şehir devleti olarak ortaya çıkmış, Yunan şehir devletinden farklı olarak cumhuriyetçi örgütlenme ve yayılmacı bir politika izlemiştir. Bu politika bağlamında elde ettiği askeri zaferlerle geniş bir coğrafyaya yayılmış, kontrolü altına aldığı yerlerde idare kurmadan özerklik tanımıştır.

Principate, Roma İmparatorluğu'nun ilk imparatoru Augustus'un rakiplerini yenerek imparatorluğunu ilan ettiği MÖ 27 yılıyla, İmparator Numerian'ın 284 yılındaki ölümü arasında geçen ve güçlü bir politik liderin hakimiyeti altındaki politik rejimi tanımlamak için kullanılan terim.

Dominatus, İmparator Diokletian'ın kendisini imparator ilan ettiği MS 284 yılıyla Roma İmparatorluğu'nun Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasından sonra Batı İmparatorluğunun tarih sahnesinden kesin olarak çekildiği MS 476 yılı arasında kalan, despotik son dönemlerini tanımlamak için kullanılan terim.

Üçüncü Yüzyıl Krizi ("Askerî Anarşi veya "İmparatorluk Krizi" olarak da adlandırılır) 235 ve 284 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun aynı anda gerçekleşen üç krizin sonucunda harap olduğu ve neredeyse yıkılmanın eşiğine geldiği döneme verilen addır. Bu krizler dış istilalar, iç savaş ve ekonomik çöküştür. Kurumlar, toplum, ekonomik hayat ve en son olarak da dinde yaşanan değişimler o kadar derin ve temeldendi ki "Üçüncü Yüzyıl Krizi" giderek klasik antikite ile Orta Çağ ya da Geç Antik Çağı birbirinden ayıran dönem olarak görülmektedir.


Roma İmparatorluğun Siyasi Yapısı

Roma'ya göre cumhuriyet, bir araya gelmiş küçük bir soylu grubunun kralı tahttan indirmesiyle ortaya çıkmıştır. Bu cumhuriyetçi dönemde toplum iki gruba ayrılmıştır: patrisler (varlıklı olan kesim) ve pleblenler (halk). Bu iki gruptan biri olan patrisler siyasi boyutta yer alıp söz sahibi olabiliyorken pleblerin böyle bir hakkı bulunmamakta, pleblenler senatodan yer almamakta, kişinin senatoda yer alması için siyasi bir görevde çalışmış olması şartı aranmaktaydı.

Zamanla çıkan ayaklanmalar sonucunda pleblenler bir meclis oluşturarak yasa çıkarma hakkına sahip oldular. Bu meclis, halktaki farklı kesimleri temsil etmek eden yüz kişiden oluşmaktaydı. Mecliste zengin toprak sahipleri ve orta halli çiftçilerin oranı daha yüksekken, zanaatkar ve yoksul olan sınıf daha düşük bir orana sahipti.

Diğerlerine oranla daha varlıklı olan pleblenler, yeni bir sınıf oluşturarak eski patrisyen ailelerle cumhuriyeti yönetmeye başladı. İlerleyen süreçte Augustus, cumhuriyet yönetemine son vererek imparatorluk yönetimini uygulamaya koydu. Bu süreçte soyluların ve seçilmişlerin katılımıyla oluşmuş danışma meclisi olan senatonun ön planda olduğu görülmektedir. Roma'nın hakimiyeti altına alınmış olan yerlere valiler, komutanlar atandı ve bu atamalar, senato tarafından gerçekleştirildi.

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page